Fiyat istikrarının önemine dikkat çeken Şimşek, “Fiyat istikrarının olmadığı bir yerde öngörülebilirlikten bahsedemezsiniz, makro finansal istikrardan bahsedemezsiniz. Fiyat istikrarı bu programın özüdür, önceliğidir. Çünkü fiyat istikrarını sağlayamazsak sizin arzuladığınız tarzda nitelikli, sürdürülebilir ve rekabetçi bir sanayi asla olmaz. Sadece illüzyon olur, geçici dönemsel kazanımlar olur. Kalıcı, sürdürülebilir yüksek büyümenin bir tane ön koşulu var, o da fiyat istikrarıdır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin geçen yılki bütçe açığının yüzde 1.7 olduğunu belirten Şimşek, “Aralık ayındaki rakamlara bakıp ‘işte büyük bir harcama var.’ diyemeyiz, öyle bir şey yok. Bu kaynak, ihalesi yapılmış, süreci devam eden, depremle ilgili harcamalar için tahsis edilmişti ama harcamalar peyderpey oluyor. Biz o kaynağı ilgili kuruluşlara aktarmıştık, aktarmaya devam ettik. Dolayısıyla deprem hariç geçen sene bütçe açığı sadece yüzde 1,7. Geçen sene gelişmekte olan ülkeler ortalama bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 5 buçuk. Türkiye’de yüzde 1,7’dir. Deprem geçici bir şoktur. Depremle ilgili harcamaları yapacağız, bu şok bizimle bir süre ama geçici bir şoktur, kalıcı bir şok değildir. Dolayısıyla maliye politikası ayağında bir kaygıya şu aşamada gerek yoktur. Biz geçen sene deprem dışındaki bütçedeki bozulmayı telafi edecek tedbirleri temmuz ayında kararlılıkla aldık, ondan dolayı da bütçe açığı öngörülerin oldukça altında. Geçen sene hedef yüzde 6,4’tü, yaklaşık yüzde 5,4’lük bir açıkla yılı kapattık ama bunun neredeyse 3’te 2’si depremle ilişkiliydi” şeklinde konuştu.
Şimşek, “Borcun milli gelire oranını yüzde 40’ın altında tutmak istiyoruz. Nasıl başaracağız? Harcamaları rasyonelleştirerek, başka; verginin tabanını büyüteceğiz, genişleteceğiz. Yani, şu anda verginin hakkıyla alınmadığı alanlarda çaba göstereceğiz. Bunun için de şuan harıl harıl çalışmalar var, düzenleme gerektiren hususlar var, gerektirmeyenler var” ifadelerini kullandı.
Şimşek, “Gelişmekte olan ülkeler bandına bakın, biz o bandın çok dışındaymışız. Şu anda o bandın alt sınırındayız. Yani Türk lirasına bir aylık opsiyonların ima ettiği kur oynaklığı şu anda nispeten istikrarlı ülkelere benzer bir şekilde gidiyor. Diğer bir hedefimiz Kur Korumalı Mevduat’tan çıkıştır. Kur Korumalı Mevduat Türkiye’de dezenformasyonla mücadeleyi zorlaştırıyor. Parasal aktarım mekanizmasını bozuyor ve kamunun üzerinde, kamunun kullanmadığı bir kaynak ve kamunun üzerinde bir yük. Dolayısıyla buradan çıkış bizim bir hedefimizdir ama piyasaları bozmadan çıkacağız. Sabırla ve zamanla biz KKM’den çıkacağız. Çıkış başladı, ağustosa göre gördüğünüz gibi çok ciddi bir düşüş var. Reel olarak düşüş tabi daha yüksek, dolar bazındaki düşüş de çok yüksek. Bu düşüş devam ediyor, önümüzdeki günler de devam edecek” şeklinde konuştu.